Aile Evlilik Çift Danışmanı Dr. Ekrem Çulfa Koçluk ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi 0533 3738123
![]()
Dr. Yasin Şenbabaoğlu Hipnoterapist 0544-7243650
shenbaba@gmail.com
Hipnoz nedir? - 2
24/06/2012 Gün içinde pek çok kez hipnoza girip çıkarız. Bu başkasının bize yaptığı birşey değil, kendi kendimizde olusturduğumuz bir zihinsel haldir. Yazının birinci kısmında da bahsedildiği gibi, bu halden kastedilen; yorumlama, analiz etme, inceleme, eleştirme gibi özelliklerimizi bir tarafa bırakma ve telkinlere yüksek derecede açık hale gelmedir. Bu anlamda her hipnoz oto-hipnozdur denebilir. Devamlı gönüllü olarak hipnoza girip çıktığımızla alakalı bir örnek vereyim*. Sinemaya gittiğinizde ilk yaptığınız şey koltuğunuza oturmak ve dikkatlice ekrana bakmaya başlamaktır, değil mi? Yani ekrana odaklanırsınız. Ekrana odaklandıktan sonra filmi zevkle izlemek için birşey daha yaparsınız. Hiç uğraşmadan, hatta farkında bile olmadan, yukarda “kritik öğe” dediğimiz eleştirel özelliğinizi bir tarafa bırakırsınız, onu safdışı edersiniz. Bu doğal olarak gerçekleşen birşeydir. Filmde olan hadiselerin gerçekçi olup olmadığını sorgulamazsınız, sadece inanırsınız, değil mi? Çünkü, siz inanmayı seçersiniz. İnanmayı seçmezseniz ne olur? Filmden hiç zevk alamazsınız, çünkü ekrandaki insanların aktörler ve aktrisler olduğunu, kamera arkasında bir yönetmen olduğunu, filmin bir de yapımcısı olduğunu, kameranın etrafında ses ekibi, ışık ekibi, sufleciler gibi pek çok insanın olduğunu hiç bir zaman aklınızdan çıkaramazsınız. Ama sinema boyunca eğlenmek için, filmden zevk almak için bunları düşünmeyiz, bu düşünceleri üretecek olan bilinçli zihnimizi geçici olarak safdışı bırakırız. Peki ya film kötüyse? Hiç beğenmediysek? O zaman hemen bilinçli zihnimiz aktifleşir ve bazı düşünceler üretmeye başlar; “Aman Allah’ım, bu adam/kadın ne zaman rol yapmayı öğrenecek?” veya “Bu saçma senaryoyu da kim yazdı?” gibi sorular zihnimize üşüşür. Şimdi bu örnekle hipnoz arasındaki bağlantıyı kuralım. Birinci adım olarak filme odaklanmıştınız. Daha sonra da filmde gördüklerinize inanmayı seçmiştiniz, kendi isteğinizle filmde olanların gerçekliğini sorgulamamayı seçmiştiniz. İşte bu ikisi beraber olduğunda hipnoz için gerekli olan telkine yüksek derecede açık olma hali oluşur. Mesela siz filmi izlerken, yönetmen sizin koltuğunuzdan siçramanızı sağlayacak bir sahne oluşturduysa, siz beklendiği gibi koltuğunuzdan sıçrarsınız. Veya yapımcı sizin bir yerde ağlamanızı istediyse, siz o sahnede ağlarsınız. Gerçek olmadığını bildiğiniz halde neden böyle davranırsınız? Filmi birinin yazıp, başka birinin de yönettiğini bilirsiniz aslında. Ama bu sonucu değiştirmez, çünkü o iki saatlik süre boyunca belli seviyede trans halindesinizdir. Hipnoz da buna benzer, hipnoz başlangıcında kritik öğenizi kendiniz isteyerek safdışı bırakırsınız. Hipnozun ilginç bir özelliği, beynimizin “hayal” ile “gercek” arasindakı farkı bilmemesidir. Filmde heyecan veya korku seviyesi arttığında, kalbiniz daha hızlı atmaya, nefesiniz sıklaşmaya başlar, kollarınıza ve bacaklarınıza daha çok kan gitmeye başlar ki, eğer gerekiyorsa “savaş veya uzaklaş” tepkisini verebilesiniz. Temelde beynimizin yaptığı şey, hipnozda hayal ettiğimiz şeylerin gerçek olduğunu düşünmek ve vücudu ona göre hazırlamak, yani bir anlamda prova yapmaktir. Hipnozun bu özelliği insanın istediği değişiklikleri başarmasında çok önemli rol oynar. Elbette bir filmi izlerken hepimiz, ekranda gördüklerimizin gerçek olmadığını biliriz, bilincimiz tamamen açıktır. Yoksa kameraya bir köpekbalığı saldırsa, o an sinema salonundan kendimizi dışarı atmak için koşmaya başlamamız gerekirdi. Ama böyle olmaz, ne kadar filme odaklanmış olursanız olun, yine de onun bir film olduğunu bilirsiniz. Hipnoz da böyledir, ne kadar derin bir transa girerseniz girin bir hipnoz seansında olduğunuzu bilirsiniz, kendinizi farklı bir dünyada zannetmezsiniz! Ancak, hipnoz bilinçli zihnimizdeki kritik öğeyi aşıp bilinçaltımıza seveceğimiz telkinleri vermeyi içerdiğinden, bilinçaltımızın mucizevi sayılabilecek güçleri ve potansiyeliyle iletişimin yolunu açar ve kendimizde görmek istediğimiz değişiklikleri çok daha kolay bir şekilde elde etmemizi sağlar. *
Bu örnek, Melissa Tiers’ın ''Integrative Hypnosis'' eserinden alınmıştır. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Zihnimizin 7 işleyiş kuralı - 2 - 08/07/2012 |
Kural 1: Her düşünce ve fikir, vücutta fiziksel bir tepkiye yol açar. |
Zihnimizin 7 işleyiş kuralı - 06/07/2012 |
Zihnimizin 7 işleyiş kuralı |
Hipnoterapi hangi alanlarda kullanılabilir? - 01/07/2012 |
Hipnoterapi, bilinçaltına telkinler vermeyi içerdiğinden, bilinçaltının söz konusu olduğu her konuda kullanılabilir. Bu kapsama karakter ve davranış biçimlerinin hepsi, ve bazı tıbbi konular girer. |
Hipnoz ve Sosyal Fobi - 1 - 30/06/2012 |
Sosyal fobi (veya sosyal kaygı bozukluğu) başka insanlar tarafından yargılanma, eleştirilme, değerlendirilme korkusu (kaygısı) olarak tanımlanır. Hipnozda bilinçaltına verilecek telkinlerle etkili bir terapi sağlanır. |
Hipnozda telkinlerin başarılı olması için danışanın düşünce şekli nasıl olmalıdır? - 30/06/2012 |
Hipnoz esnasında, danışanın her bir telkine verebileceği dört tepki, yani dört düşünce şekli vardır. Bunların sadece birisi o telkinin bilinçaltına ulaşmasını sağlar. |
Hipnoz nedir? - 1 - 24/06/2012 |
Hipnoz, bilinçli zihindeki kritik öğenin saf dışı bırakılıp, kabul edeceğimiz belli bir düşüncenin bilinçaltına yerleştirilmesidir. |